18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümünde yine bazı çevreler tarafından ‘Mustafa Kemal’siz Çanakkale’ tezi işlendi. Tarih ve bilim dışı bu tez Yeni Asya’da M. Latif Salihoğlu imzasıyla çıkan ‘Enver Paşa mı Kemal Paşa mı’ başlıklı bir yazıda savunulurken CHP’nin eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masa ortaklarından Saadet Partisi de Atatürk’ün adının hiç geçmediği bir ‘Çanakkale videosu’ paylaştı.
Salihoğlu’nun yazısında Çanakkale Zaferi’nde Mustafa Kemal Atatürk’ün rütbesinin ‘yarbay’ oluşundan yola çıkılarak bu cephedeki rolü önemsizleştirilmeye çalışıldı. Enver Paşa’nın ise dönemin Başkumandan Vekili olması nedeniyle zaferdeki payının daha fazla olduğu ileri sürüldü. Maddi hatalarla dolu olan yazı Said-i Nursi’nin takipçilerinin Atatürk düşmanlığını gözler önüne serdi.
“Her yıl Mart’ın 18’inde Çanakkale Zaferi kutlanırken, şahıslar-komutanlar bazında öncelik Mustafa Kemal’in mi, yoksa Enver Paşa’nın mı olmalı? Yaklaşık yüz senedir öncelik Mustafa Kemal’e verilerek Çanakkale Zaferinden ve Gelibolu Muharebelerinden söz ediliyor. Resmî tarih görüşü itibariyle yazılanlar, konuşulanlar, anlatılanlar hep bu yönde.” diye başlayan yazı “Oysa, bunlar külliyen yalan, yanlış, uydurma, düzmece şeyler.” diyerek asıl yalan yanlış ve düzmeceleri sıralamaya başlıyor.
“Mustafa Kemal ile Enver Paşa aynı yaşlardadır. Aynı tarihlerde (1881) doğdular. Eşit seviyede okul okudular. Aynı “Harbiye Okulu”dan diploma aldılar. Evlenme yaşına geldiklerinde de aynı kıza (Naciye Sultan) talip oldular.” diyen yazının Mustafa Kemal’in Naciye Sultan’a talip olduğuna ilişkin tek bir kanıt bile getirememesi ilginçtir. Çünkü bu iddiayı yalnızca yazının yazarı öne sürmektedir. Mustafa Kemal ile Osmanoğlu ailesinden farklı bir sultanın adı farklı bir tarihte yan yana geldi ancak o sultan Enver Paşa’nın eşi Naciye Sultan değildi.
Yazının bir sonraki kısmı şöyle devam ediyor: “Ne var ki, Saray’a dâmat olan Enver Paşa, komuta kademesinde hızla yükselirken, Mustafa Kemal onu bir hayli geriden takip etti. Öyle ki, Çanakkale Muharebeleri esnasında Enver Paşa “Padişah vekili” olarak Osmanlı Ordularının Başkumandanı (Erkân-ı Harbiye Reisi) iken, Mustafa Kemal “Yarbay” rütbesindeydi. Yani, henüz “Paşa-General” bile değildi. Dahası, 18 Mart’ta kazanılan Deniz Zaferi günlerinde Çanakkale’de bile değildi.”
Bu iddialar da maddi hatalarla dolu. Öncelikle Enver Paşa’nın askeri kariyerinin hızlı gelişmesinde başarılı bir subay olması kadar siyasi meseleler de etkili oldu. Bab-ı Ali Baskını’nın ardından Sadrazam olan Mahmut Şevket Paşa’nın bir suikasta kurban gitmesinin ardından İttihatçılar, Enver Paşa’yı ordunun başına geçirmeyi planladı. Enver’in rütbelerinin hızla artırılarak Harbiye Nazırı (Savaş Bakanı) olması için yapılan hamleler Mustafa Kemal’i bir ‘kariyer subayı’ olarak geride bıraktığını göstermez. Bu yükseliş esas olarak siyasidir. Tarih bilgisizliğinin yazardaki yansıması bunlarla da sınırlı değil.
Harbiye Nazırı Enver Paşa, 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordularının Başkumandan Vekili oldu. Asıl başkumandan padişah olduğu için Enver Paşa’nın konumu resmen böyle tanımlandı. Yani Enver Paşa ‘padişah vekili’ ve ‘başkumandan’ değildi, ‘başkumandan vekili’ydi. Kavramların farklı anlamlara gelebileceği düşünülmeli ve tarih okumasında daha titiz davranılmalıydı.
Yazarın Mustafa Kemal ile ilgili ‘rütbe takıntısı’na en iyi yanıtı İngiliz Generalin yazdığı eser veriyor. İngiliz General Aspinall Oglander’in, İngiliz resmi tarihi sayılan 2 ciltlik Gelibolu Savaşı kitabından satırları hatırlatmak lazım:” Bir Tümen Komutanı’nın üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir.”
Son olarak; Mustafa Kemal Atatürk’ün 18 Mart Deniz Zaferi’yle ilgisinin olmadığını iddia eden yazara Atatürk ansiklopedisi yanıt veriyor:
“24 Şubat 1915 günü Tekirdağ’dan hareket eden Yarbay Mustafa Kemal, 57’nci Alay ile birlikte Reşit Paşa Vapuru ile 25 Şubat sabahı Eceabat’a ulaşmıştır. Eceabat’taki karargâhına ulaştığında Mevki-i Müstahkem Komutanı Cevat Paşa’dan gelen ilk emir, Seddülbahir’den Ece Limanı’na kadar tüm birliklerin sevk ve idaresinin kendisine verildiğine dairdir. Böylece “Maydos Mıntıka Kumandanı” olarak 25 Şubat-23 Mart 1915 tarihleri arasında Ece Limanı’ndan itibaren Gelibolu Yarımadası’nın güneyine kadar olan kısmın tamamında piyade ve topçu sınıfı dahil olmak üzere bölgenin tek sorumlusu olmuştur. Bu süre zarfında Balkan Harbi’nden kalma tecrübesinden de hareketle, birlikleri konumlandırmış; talim ve terbiye işleri ile meşgul olmuş; tatbikatlar yaptırmış ve düşmanın olası çıkarma noktalarına dair birlik komutanları ile birlikte karargâhında harp oyunları düzenlemiştir. Topçu birliklerinin hangi noktalara yerleştirileceği ya da hangi bölgelere tahkimatlar yapılması gerektiği yönünde faaliyetlerde bulunmuştur.
3 Kasım 1914 tarihinden itibaren açılan Çanakkale Cephesi’nde özellikle deniz sektörüne ait hareketlilik şubat ayında artmıştır. Nitekim 18 Mart 1915’te İtilaf Donanması, Çanakkale Boğazı’nı geçme girişiminde başarısız olarak ve ağır kayıp vererek geri çekilmiştir. Çanakkale Boğazı’nın savunması Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı’nca yapılmıştır. Mustafa Kemal’in bu savunmada görevi, Gelibolu Yarımadası’na olası bir amfibi harekâtı karşılamak ve gidermektir. Aynı zamanda Boğaz’ın Rumeli yakasında görevli olan topçu birlikleri de Maydos Mıntıka Komutanı olarak Mustafa Kemal’in emrindedir. 18 Mart Boğaz Zaferi’nden sonra Mustafa Kemal, düşmanın olası çıkarma noktalarının nereleri olabileceği ve bu noktalara karşı Türk birliklerinin savunma planının nasıl olacağı konusunda çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.”
Yeni Asya yazarı, Atatürk’ün 18 Mart’taki yerini ve görevini bu satırlardan çıkarabilir. Ancak yazarın atladığı temel gerçek Türkiye’de 18 Mart kutlamalarının yalnızca ‘Deniz Zaferi’ni kapsamadığı fakat Çanakkale Zaferi’nin kara aşamasını da içerisine alarak değerlendirildiğidir. Çanakkale’de Deniz Zaferi kazanılırken de cephede bulunan Mustafa Kemal, kara çıkarmasının başlamasından düşmanın geri çekilişine kadar olan dönemde kritik görevler üstlenmiş ve zaferin kazanılmasında tayin edici bir rol oynamıştır. Enver Paşa’nın arkasında saklanarak Atatürk’e saldırmak başarısız bir denemeden fazlası değildir.
SAADET’TE MUSTAFA KEMAL’İN ADI YOK
Saadet Partisi’nin 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi için paylaştığı videoda Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçmemesi de dikkat çekti.